12 Şubat 2013 Salı

Yeşiller İçindeki Kız!!!

İnsanın insana yaptığına insanca bir tepki..! Avuç içleri yeni patlayan bombanın isiyle siyah, paçasında yanı başında duran minik bedenlerin daha soğumamış kanı ve yüreğindekileri anlatan yüzündeki o insanca ifade. 

Yeşiller içindeki kız!!!

Massoud Hossaini - AFP


"This photo dated December 6, 2011 shows Afghan Shia Muslim 12-year-old Tarana Akbari crying near dead and injured people after explosions during a religious ceremony at the Abul Fazel shrine in the centre of Kabul where Shia Muslims were marking the Day of Ashura. Agence France-Presse photographer Massoud Hossaini won the agency's first Pulitzer Prize for the picture on April 16 in the breaking news photography category."

20 Eylül 2012 Perşembe

Küçük Bir Etki!

4+4+4 eğitim sisteminin, 66 aylık çocuğun okula gönderilip gönderilemeyeceğinin tartışıldığı, lise ve üniversite giriş sınavlarının her sene değiştiği ve ardında her sene yeni madurlar bıraktığı bir eğitim öğretim yılı daha başladı bu hafta.

Artık bir öğrenci kimliğim olmadığı için bu eğitim öğretim yılının başlaması beni sadece İstanbul trafiğine çıkacak olan 12 bin öğrenci servisinin yaratacağı yoğunluk nedeniyle ilgilendirdi. 

Sonra bir daha düşündüm. 66 aylıklar, 4+4+4 tartışmaları derken kaçırdığımız bir noktayı fark ettim. Acaba tüm bu tartışmaları zerre umursamayan, yeni eğitim öğretim yılını heyecanla ama korkuyla bekleyen, çantası, ayakkabısı, elbisesi olmayan 66 aylıklar, 76 aylıklar, 86 aylıklar yok mu bu ülkede! 

Gaziantep Oğuzeli Yatılı İlköğretim Bölge Okulu 'ndan Cemalettin Öğretmen'den cevap geldi. Evet! Bu ülkede hiçbir şeyi umursamadan yalnızca okumak isteyen ama okumak için ihtiyaç duyduğu birçok şey olan  çocuklar da varmış. 

İşte o çocuklara tam 32 koli giyecek ve oyuncak gönderdik. Bir vakfın ihtiyaç fazlası olan giyecek ve oyuncaklarından kullanılabilir durumda olanları tek tek ayıklayıp paketledik. Yeni eğitim-öğretim yılında en azından bir süre rahat etsinler diye! 


Küçük bir etki yaratmaktı tek amacımız. Onların hayatlarına dokunmak ve onlara onları umursayan birilerinin olduğunu göstermek. Sadece deprem olduğunda anneleri, babaları öldüğünde değil. Birkaç resim geldi Cemalettin Öğretmen'den bize. Aslında her şeyi anlatan birkaç resim;








Başkalarının hayatlarında küçük de olsa bir etki yaratabilmenin mutluluğu ile..!

29 Haziran 2012 Cuma

Dardanel'den Dardenia!

Bağdat Caddesi üzerinde farklı konsepti, ilginç ismi ile dikkat çeken bir fast-food restoranı. İçeriye girer girmez enfes balık kokusu. Mc Donalds, Burger King'den alışkın olduğumuz ürün ve fiyat gösterimi. 

Ama bu kez Big Mac, Whopper yerine Fish+Salad, Fish+Bread yazılı menüler. Levrek ızgarayı ister balık yağına batırılarak kızartılmış enfes sandviç ekmeğinin arasında ister bol yeşillikli taze salata ile birlikte mideye indirme keyfi. Levrek sevmem dersen somon ızgara, sushi, midye tava, kalamar, fish&chips... Hem de öyle pahalı da değil.


                      

Balık keyfini fast-food keyfiyle birleştiren yepyeni bir restoran zinciri. Dardenia! Hem de yüzde yüz Türk markası. Ton ton ton Dardanel ton diye bir reklam vardı hani. Çocukken ton balığını bize sevdiren. İşte bu kez de daha çok balık yememizi isteyen Dardanel kurucusu Niyazi Önen'in küçük ama bir o kadar da güzel fikri.




Büyük hedefleri var Niyazi Önen'in Dardenia ile ilgili. 2001 krizinden beri borç sıkıntılarıyla boğuşuyormuş. Dardanel neredeyse iflas noktasına kadar gelmiş. Şimdilerde ise yeni başlangıçlarla, Dardenia ve Mr No markaları ile 5 yıl içinde 1 milyar euro ciroya ulaşma hedefinde.

Bu akşam biz de Niyazi Önen'in hedefine ulaşmasına küçük bir katkı için restoranını ziyaret ettik. Enfes levrek ızgara salata ve soğuk Fuse Tea... Bir de Dardenia'nın bize güzel sürprizi sushi ikramı... İşin ilginci hiç sushi denememiş birisi olarak ikramdan 10 dakika kadar önce 'Acaba sushi mi denesek' diye düşünüp cesaret edememişken :)

                                       
Neyse sözün özü güzel bir fast-food balık deneyimi yaşamak isterseniz Dardenia iyi bir fırsat.

Afiyetle okumanız dileğiyle..!


Not: Franchise vermeye henüz başlamamışlar ancak hem yurt içi hem de yurt dışından çok ciddi talep almışlar. İlerleyen yıllarda önemli bir restoran zinciri olmaya aday gibi. Hayırlısı. Dünyada bir de Türk restoran    zinciri olsa hoş olmaz mı!!!



20 Haziran 2012 Çarşamba

Yetmez mi artık!!!

20 Haziran sabahı. Yaz mevsiminin en güzel sabahlarından. Güneş öğlen sıcağını haber verircesine doğmuş. Kuşlar güneşin içi ısıtan aydınlığına şarkılarını ekliyor ve bana da bu eşsiz şölenin keyfini sürmek düşüyor.

20 Haziran sabahı. Yeni bir güne başlıyor Türkiye. Aydınlık bir güne. İşine yetişme telaşında insanlar. Köprüler bakımda. Trafik desen berbat. Ama güzel bir gün yine de. Her şeye rağmen. Gündelik telaşların getirdiği strese, yorgunluğa rağmen.

20 Haziran sabahı. Haber sitelerine düşmüş bir haber. Trabzonlu Ali Yasin' in, Konyalı Ali Gümüş' ün, Diyarbakırlı Cahit Kılıç' ın, Kütahyalı Mustafa Türkmen' in yaz mevsiminin güzel sabahını, kuşların güneşe şarkısını duyamadığını haber veriyor. 5 yıl önceki filmin tekrarı. Yine Dağlıca yine şehit. Tam 8 şehit.

20 Haziran sabahı. Okuyorum haberi. Aydınlık sabah kararıyor sanki. Kuşlar artık şarkı değil ağıt yakıyor adeta. İçime sonsuz bir hüzün düşüyor okudukça haberi. Trabzonlu Ali annesine 3 gün önce haber veriyor şehitlik makamını. Rüyamda gördüm diyor. Helallik istiyor annesinden. Konyalı Ali iznine bir gün kala şehit oluyor. Üstelik 1 Temmuz' daki düğününe gelmek üzereyken. Damat olamıyor. Yalnız bırakıyor geride kalanları. Babası elbiseleri askıda kaldı diyor. Diyarbakırlı Cahit' in annesi kürtçe ağıt yakıyor. Kütahyalı Mustafa ölümün soğuk yüzünü hissettiğini paylaşıyor.

20 Haziran sabahı. 8 şehidin haberi geliyor. Yıllardır bitmeyen dizinin yeni bölümü. Durup düşünüyorum bir an. Ne demeli ne hissetmeli, ne tepki vermeli. Sonra habere bakıyorum tekrar. 8 şehidin gözlerimin içine baktığı fotoğraflarını görüyorum. Kelimeler tıkanıyor boğazımda. Kaçırıyorum gözlerimi fotoğraftan. Şükrediyorum sonra ölenin abim, arkadaşım olmadığına. Sonra utanıyorum kendimden. Ali' nin annesi, Ali' nin müstakbel eşi, Cahit' in ağıt yakan annesi geliyor gözümün önüne. Kelimeler tıkanıyor boğazımda.

20 Haziran sabahı. Bitsin istiyorum bu dizi artık. Aynı senaryolu, aynı hikayeli ama kurbanları farklı dizi. Kanlı dizi. Lanetli dizi. İnsanlığımdan utandıran dizi. Sabahımı karartan dizi. Bitsin istiyorum artık.

20 Haziran sabahı. Haberi okuyorum. 8 şehit. Sonra Ali' nin, Cahit'in, Mustafa' nın fotoğraflarına bakıyorum. Sonra kapatıyorum sayfayı. Ali' nin annesinin, Ali' nin eşinin onları toprağa gömdüğü gibi ben de tarihe gömüyorum 8 şehidimi. Utanıyorum sonra kendimden. Yıllardır utanan, her yeni bölümden sonra hayıflanan ama bir şey yapamayan, seyretmek zorunda kaldığımız kanlı diziye lanet eden hepimiz gibi.

20 Haziran sabahı. Kelimeler tıkanıyor boğazımda. Tek bir şey söylemeye gücüm kalıyor.

Yetmez mi artık!!!

Acıyla, hüzünle ve utançla,

Hoşça kal Ali, Cihat, Mustafa ve diğer 5 isimsiz kahraman...



19 Nisan 2012 Perşembe

Bir Hayalin Varsa..!

 Bir baba, bir oğul ve bir babanın oğluna öğüdü;  'Bir hayalin varsa onu zorla al'. Küçük bir dokunuş gerekir hayallerimize giden yola girmek için. Bazen babanın öğüdü, bazen sevgilinin aşkı, bazen dostun desteği... Bu yazıyı okuyan kişi Sen! Babam, sevgilim, dostum ya da her kimsen. Senin hayalin için yapabileceğim küçük bir dokunuş;                            'Yapabilirsin'

“Birinin sana bişey yapamazsın demesine izin verme. Hatta benim bile. Bir hayalin varsa onu koruman gerek. İnsanlar bişey yapamaz ve senin de yapamayacağını söylerler. Bir hayalin varsa onu zorla al.”
<Umudunu Kaybetme / The Pursuit of Happyness>

10 Nisan 2012 Salı

Hepimize Dair

Mutluluk, hüzün, dert, sevgi, telaş, acı, aşk  vs vs... Hangisiyse hissettiğin, hangi duygu halindeyse ruhun ve bedenin bil ki tam da o anda senin gibi hisseden birileri daha var. Hüzünlü, aşık, dertli, telaşlı... Hepimize dair duygular var, hepimizin hissettiği, hepimizin yaşadığı; mutluluk, hüzün, dert, sevgi, telaş, acı, aşk vs. vs...

HEPİMİZE DAİR

Yalnız kendi başın mı dertli sanırsın,
Gölgesi yeryüzünde avare insan?
Taş da istemezdi yosun tuttuğunu;
Solmakta her çiçek kokusu uçunca.
Tasadır ağaca rüzgârda yaprağı;
Her kuş yanar az çok ölen yavrusuna;
Sivrisinek de halinden memnun değil;
Vızıltısı şikâyet makamındadır.


Cahit Sıtkı TARANCI

23 Ocak 2012 Pazartesi

Garanti Talent Camp Tecrübem

Garanti Bankası 'nın her yıl düzenlediği ve 'Talent Camp'e katılmadan, iş hayatına hazır olunmaz.' sloganı ile tanıttığı kampa Aralık'11 döneminde katılma şansı yakaladım. Gerek bu güzel organizasyonda yaşadıklarımı paylaşmak gerekse gelecek dönemlerde katılmayı düşünen arkadaşlara süreci anlatmak adına bu yazıyı yazmak istedim.

Öncelikle her şey 'garantilikariyer.garanti.com.tr' sitesinden yaptığım başvuru ile başladı. 2010 yılında başvurup elendiğim organizasyondan 2011 yılında mülakat daveti aldım. İlk başvuru aşamasında sorulan sorulara ağırlıklı olarak staj tecrübelerimde yaşadığım olaylardan bahsettim. Her ne kadar staj tecrübeleriyle verilen cevaplar önemli olsa da sorularda sosyal bir insan olduğunuzu belirten anılar vb. yazmak da bir o kadar önemli. Bu nedenle sorulara ikisi arasında bir denge kurup cevap vermek mülakat daveti almak için etkili olabilir.

Gelelim mülakat aşamasına. Garanti Bankası Eğitim Müdürlüğü 'ne mülakat için gittiğimde çok şaşırdım. Bir üniversiteden farksız olan Eğitim Müdürlüğünde bulunan sınıflar, bilgisayar odaları, toplantı salonları çalışanların eğitimleri için çok güzel bir ortam oluşturmuştu. O toplantı odalarından birine mülakat için alındım. Karşımda İK biriminden bir görevli ilk olarak kısaca kendimden bahsetmemi istedi. Kısa bir eğitim geçmişimin ardından staj tecrübelerimden, görev aldığım sivil toplum kuruluşlarında yaptığım çalışmalardan ve kariyer hedeflerimden bahsettim. İK görevlisi tamamen sizi tanımaya yönelik sorduğu sorularla mülakatın bir sohbet havasında geçmesini sağladı. Kısaca mülakat kendinden bahsettiğiniz bir sohbet ortamından daha stresli değildi. Bu nedenle mülakat aşamasında olabildiğince rahat, cana yakın ve sosyal bir insan olduğunuz imajını çizmeniz size olumlu olarak geri dönecektir.

Mülakattan aşamasından sonra yaklaşık bir-iki hafta içinde telefonla geri dönüş aldım ve Talent Camp 'a seçildiğimi öğrendim. Asıl zevkli süreç de işte bu aşamadan sonra başladı.

Talent Camp Süreci

2 Aralık 2011 günü Kadıköy iskelesi önünden konaklayacağımız otele gitmek üzere servise bindim. Katılımcılarla sohbetle geçen yolculuğun ardından Şile 'de oldukça şık bir otele vardık. İlk gün eğitim olmaz derken programda yemeğin ardından İş Yaşamında Hikayecilik eğitimi aldık. Eğitim oldukça zevkli ve dolu dolu bir içeriğe sahipti. 3 Aralık Cumartesi günü ise güzel bir kahvaltının ardından tüm gün bankacılık ve kişisel gelişim alanlarında çok güzel eğitimler aldık. Eğitimlerin ardından yapacağımız proje çalışmasının konusunu öğrendik ve eğlenmek üzere akşam yemeğine çıktık. Eğlenceli aktivitelerle dolu akşam yemeğinin ardından sabaha kadar sürecek proje çalışmamıza koçumuzla birlikte başladık. 4 Aralık Pazar günü ise proje sunumlarımızı hazırladık ve Garanti Bankası jürisine sunduk. Tüm bu resmi aktivitelerin yanında sürekli fotoğraf çekilmeler, sohbetler, çay-kahve molaları da kampın diğer eğlenceli tarafıydı. Dolu dolu 3 günün ardından evlerimize dönmek üzere servislere bindik.

Eve döndüğümde Talent Camp' ın ardından bana kalan yeni tanıdığım arkadaşlar, aldığım faydalı eğitimler ve Garanti Bankası 'nın bizim gibi öğrencilere verdiği değeri görmenin mutluluğuydu.

Son söz olarak gerçekten dolu dolu içeriğe sahip eğitimleriyle, kamp süresince Garanti Bankası çalışanlarının size olan yaklaşımlarıyla, grup proje çalışmasıyla, eğlenceleriyle Talent Camp ateşi içimizi ısıtacak türden.

  Bir sonraki Talent Camp son başvuru tarihi 4 Şubat 2011. Başvuru için aşağıdaki adreslerden detaylı bilgi alabilirsiniz.

Faydalı olması dileğiyle..!